International Association of Educators   |  ISSN: 1309-0682

Cilt 13 Sayı 28 (Haziran 2019)

Sayı Bilgileri

Issue Information

ss. i - vi   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202

Özet

Anahtar Kelimeler:

Orjinal Araştırma Makaleleri

Okullarda Hayat Boyu Öğrenme Kültürü Ölçeği (OHBÖKÖ): Geçerlik ve Güvenilirlik Çalışması

Soner Dogan & Ayşe Çalışkan Toyoğlu

ss. 1 - 18   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.1

Özet

Bu araştırmanın amacı öğretmen algılarına dayalı olarak Okullarda Hayat Boyu Öğrenme Kültürü Ölçeği geliştirmektir. Çalışma grubunu Sivas il merkezinde 10 okulda görev yapan 182 öğretmen oluşturmaktadır. Verilerin analizinde SPSS 18.00 ve LİSREL 8.7 paket programlarından faydalanılmıştır. . Ölçeğin yapı geçerliği için açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi, güvenirlik için ise Cronbach Alfa güvenirlik analizleri yapılmıştır. . Ölçeğe ilişkin yapılan açımlayıcı faktör analizi sonucu elde edilen 6 boyut her bir boyutun içerisinde yer alan maddeler incelenerek birinci boyut, “anadilde iletişim yeterlikleri”, ikinci boyut,  “yabancı dilde iletişim yeterlikleri”, üçüncü boyut, “matematiksel ve bilim-teknolojide temel yeterlikler”, dördüncü boyut, “dijital yeterlikler”, beşinci boyut, “öğrenmeyi öğrenme yeterlikleri” ve son olarak altıncı boyut, “girişimcilik yeterlikleri” şeklinde isimlendirilmiştir. Doğrulayıcı faktör analizinde ise, ölçeğe ilişkin oluşturulan modelin, 9 farklı uyum indexinin 7’ sinde mükemmel uyum, 2’sinde kabul edilebilir uyum düzeyinde olduğu görülmüştür. Ölçeğin Cronbach Alpha iç güvenirlik katsayısına bakıldığında ölçeğin boyutlarına ilişkin katsayıların 0,81 ile 0, 93 arasında değiştiği görülmüştür. Araştırma sonucuna göre Okullarda Hayat Boyu Öğrenme Kültürü Ölçeği’nin 6 boyuttan ve 34 maddeden oluşan geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu söylenebilir. Geliştirilen ölçeğe ilişkin 479 öğretmen üzerinde yapılan uygulama sonucunda öğretmen algılarının bir boyut hariç “katılıyorum” düzeyinde olduğu saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Okul kültürü, hayat boyu öğrenme kültürü, geçerlilik ve güvenilirlik

Sınıf İçi İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına Yönelik Öğretmenlerin Tutumlarının İncelenmesi: Hatay İli Örneği

Ali Mazı

ss. 19 - 32   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.2

Özet

Bu araştırmanın amacı Hatay İli Reyhanlı İlçesinde görev yapan öğretmenlerin sınıf içi istenmeyen öğrenci davranışlarına yönelik tutumlarını çeşitli değişkenlere göre incelemektir. Betimsel tarama modeli ile gerçekleştirilen araştırmanın evrenini 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Hatay İli Reyhanlı İlçesinde farklı okul türlerinde çalışan 1460 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise basit seçkisiz örnekleme yöntemiyle rasgele seçilen çalışan 99’u kadın ve 98’i erkek toplamda 197 öğretmenden oluşmaktadır. Verilerin toplanmasında Tanhan ve Şentürk (2011) tarafından geliştirilen ve 23 maddeden oluşan “Sınıf İçi İstenmeyen Öğrenci Davranışlara Yönelik Öğretmen Tutumu Ölçeği (SİDÖTÖ)” ile birlikte öğretmenlerin demografik özelliklerini belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Verilerin analizinde aritmetik ortalama, standart sapma, bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Çoklu karşılaştırmalarda ise Tukey-HSD testi tercih edilmiştir. Veriler bilgisayar ortamında SPSS 21 ve Mplus 7 ile çözümlenmiştir. Verilerin analizine geçmeden önce ölçeğin genelinde normallik incelenmiştir. Skewness değeri -1 ile +1 değerleri arasında olduğu belirlendi ve Q-Q Plot şekli incelenmiş sonuç olarak verilerin normal dağıldığı varsayılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin istenmeyen davranışlara yönelik tutumları “kararsız” düzeyde olduğu bulunmuştur. Bunun yanı sıra istenmeyen davranışlara yönelik öğretmenlerin tutumları cinsiyet, medeni durum ve yaş değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde değişmediği görülürken, okul türü değişkenine göre ise istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde değiştiği bulunmuştur. Öğretmen tutumları okul türü değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılığın sadece ortaokul öğretmenleri ile anaokulu öğretmenleri arasında olmadığı ayrıca lise öğretmenleri ile anaokulu öğretmenleri arasında anlamlı farklılık tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: İstenmeyen davranış, öğretmen tutumu, tutum

Sınıf Öğretmenlerinin Mesleki Kimliklerine Yönelik Görüşleri

Derya Girgin & Çavuş Şahin

ss. 33 - 65   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.3

Özet

Araştırmanın amacı sınıf öğretmenlerinin mesleki kimliklerine yönelik görüşlerini belirlemektir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgu bilim deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2015-2016 öğretim yılında Çanakkale il merkez ve ilçelerinde görev yapan 12 sınıf öğretmeni (6 kadın, 6 erkek) oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış ve yönlendirici olmayan odak grup görüşme tekniği kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma verilerinin modelleştirilmesinde ise NVivo 8. nitel veri analiz programı kullanılmıştır. Araştırmada sınıf öğretmenlerinin mesleki kimliklerini etkileyen yaşantıları; çocukluk, öğrencilik ve öğretmenlik yaşantıları olarak üç alt tema toplanmış ve sınıf öğretmenlerinin mesleki kimliklerini oluşturmada etkili olan deneyimleri, olumlu ve olumsuz deneyimler olarak farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada mesleki kimliği etkileyen en önemli faktörün; köy okullarında görev yapılması ve farklı öğrenci profilleriyle karşılaşılması olarak belirtilmiştir. Bununla birlikte öğretmen yetiştirme programlarının sınıf öğretmenlerinin mesleki kimlik oluşumuna yönelik etkisinin olumsuz yönde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonuçları çerçevesinde sınıf öğretmenlerinin mesleki kimliklerinin oluşumuna ilişkin çeşitli önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Sınıf öğretmeni, mesleki kimlik, öğretmen görüşleri

Emergent Trends and Research Topics in Language Testing and Assessment

Tuğba Elif Toprak Yıldız

ss. 66 - 81   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.4

Özet

This study, which is of descriptive nature, aims to explore the emergent trends and research topics in language testing and assessment that have attracted increasing attention of language testing and assessment researchers. To this end, 300 articles published within the last seven years (2012-2018) in two leading journals of the field were analyzed by using thematic analysis method. Overall, the results demonstrated that the assessment of language skills still constitute the backbone of language testing and assessment research. While the term communicative has become the established norm in language testing and assessment, the field has grown more interested in professionalization, understanding the dynamics that underlie test performance and validation. Moreover, the results revealed that even though the latest advancements in the fields of computer, cognitive sciences and information/communication technologies seem to make their way into language testing and assessment, more research is needed to make the most of these advancements and keep up with the rapidly changing nature of communication and literacy in the 21st century. The results are discussed and the implications are made.

Anahtar Kelimeler: Language testing, language assessment, emergent trends in language testing, educational assessment, educational testing

Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Uygulamasında Yaşanan Sorunlara İlişkin Görüşlerinin Q Metodu İle Analizi

Mecit Aslan & Gürol Zırhlıoğlu

ss. 82 - 106   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.5

Özet

Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulamasında yaşanan sorunlara ilişkin görüşlerinin Q metodu ile incelenmesidir. Çalışmada öğretmenlik uygulamasında yaşanan sorunların ve önem sıralarının belirlenmesi için karma araştırma yöntemi ve gömülü desen kullanılmıştır.  Çalışmanın verileri Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören ve öğretmenlik uygulamasına devam eden 27 öğretmen adayından toplanmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından ilgili alanyazın ışığında hazırlanan 22 maddelik anket kullanılmıştır. Nicel verilerin analizinde PQ Method programı kullanılmıştır. Nitel verilerin analizinde ise betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, öğretmen adaylarının üç faktör altında toplandıkları belirlenmiştir. Birinci ve ikinci faktörlerdeki öğretmen adaylarına göre en önemli sorun öğretmenlik uygulamasının süresinin yetersiz olmasıdır. Üçüncü faktördeki öğretmen adaylarının ise özellikle uygulama öğretmeni ile ilgili konularda sorun yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Ulaşılan sonuçlar doğrultusunda öğretmenlik uygulaması süresinin arttırılması ve ilgili paydaşların katılımıyla öğretmenlik uygulaması programının/ders yönergesinin hazırlanması gerekmektedir. Ayrıca, öğretim elemanları ile öğretmenlerin süreçte daha etkin olmaları için hizmet içi eğitimler ve seminerler ile eğitilmeleri önerilebilir.

Anahtar Kelimeler: Öğretmenlik uygulaması, öğretmen adayı, öğretmen eğitimi, Q metodu

İngilizce Dersinde Basamaklı Öğretim Programının 8. Sınıf Öğrencinin Biliş Ötesi Farkındalığına Etkisi

Sevda Koç Akran, Şengül Yavuz & Bahar Bakır

ss. 107 - 125   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.6

Özet

Araştırmanın temel amacı, İngilizce dersinde basamaklı öğretim programının 8.sınıf öğrencilerinin biliş ötesi farkındalığına etkisini belirlemektir. Araştırmada nicel ve nitel araştırma desenlerinin birlikte ele alındığı karma yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın nicel boyutunda, basamaklı öğretim yönteminin uygulamasının, öğrencilerin biliş ötesi farkındalığına etkisini belirlemek amacıyla,  yarı deneysel desenlerden, öntest-sontest eşleştirilmiş kontrol gruplu desen; araştırmanın nitel boyutunda ise, veri çeşitliliğini sağlamak ve nicel bulguları daha anlaşılır kılmak amacıyla, nitel araştırma desenlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Siirt merkezde bulunan Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu 8. sınıf öğrencilerinden 30’u deney, 30’u kontrol grubu olmak üzere toplam 60 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, Yurdakul (2004) tarafından geliştirilen “Biliş ötesi Farkındalık Ölçeği” ve araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Nicel veriler için anlamlılık testleri; nitel veriler için de betimsel ve içerik analizi yapılmıştır. Sonuçta, basamaklı öğretim programı etkinliklerinin öğrenci merkezli, daha önceki İngilizce dersi etkinliklerinin ise öğretmen merkezli olduğu, öğrencilerin eğlenceli ve yapabilecekleri etkinlikleri seçtiği, etkinlikleri yaparken bilgileri nasıl düzenleyeceklerini ve materyalle ilgili bilgileri nerede bulacaklarını bilmediği görülmüştür. Araştırma sonuçlarından hareketle önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Eğitim, Program, Basamaklı Öğretim Programı, Biliş, Biliş Ötesi

An Investigation of Turkish Cultures of Learning Within the Framework of Turkish ELT Curricula

Ahmet Acar

ss. 126 - 144   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.7

Özet

Since English as an international language does not belong to a certain country or a certain culture, an appropriate methodology for teaching English as an international language should not be informed by a western methodology but by a methodology informed by the local culture of learning of a particular teaching context (for example, culture of learning of the Turkish people). For this reason, while the current communicative approach, which is often characterized by a western culture of learning, promotes a certain set of assumptions about language or language learning which must be adopted in all cultural contexts, the teaching of EIL approach suggests devising methodologies appropriate to the local culture of learning (for example, Turkish culture of learning). This paper aims to explore the Turkish students’ culture of learning English. To specify the Turkish students’ culture of learning English, a survey was constructed and administered to 1130 students in the second cycle (grade 8.) of public primary schools in İzmir, Turkey. The results of this survey reveal that Turkish students of English display some characteristics which are not in line with the characteristics of the communicative approach and the pedagogic principles of both 2013 and 2018 Turkish ELT curricula. The data are discussed to shed light on devising appropriate methodologies appropriate to the Turkish students’ culture of learning English in Turkey.

Anahtar Kelimeler: Cultures of learning, English as an international language pedagogy, Turkish ELT curriculum, communicative approach

A Discussion of the Concepts of Validity and Reliability in Qualitative and Quantitative Research

Olgun Sadık

ss. 145 - 156   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.8

Özet

The purpose of this paper is discussing the main issues in conceptualizing reliability and validity between qualitative and quantitative research approaches. The researcher examined the arguments about validity and reliability in inquiry methodology and identified three main debates primarily in qualitative research. The first one was about qualitative inquirers’ limited emphasis on the data collection process to increase the robustness of their research efforts. Most of the strategies in qualitative research (e.g. peer debriefing, member check, audit trail) are used after completing the data collection procedures. Another important discussion in social inquiry was about what valid research means in qualitative paradigm. There are various interpretations of what validity is in qualitative research. This is due to epistemological grounds of qualitative research. Qualitative research does not accept a single truth. Reality is not fixed in qualitative research. It is concerned with cooperation of the multiple constructed realities to reach the contextual truth. The third debate reported in the literature was the discussion about reliability in qualitative research. It is evident that replication of any qualitative methods will not release the same results due to changing contextual conditions. Even though reliability has a long history in inquiry methodology discussions, some qualitative inquirers claim that reliability is not an appropriate concept for qualitative inquiry.

Anahtar Kelimeler: Qualitative Research; Quantitative Research, Validity, Reliability

'Türkiye'de İngilizce Öğretmeni Olmak' Üzerine Bazı Değerlendirmeler ve Öneriler

İsmail Yaman

ss. 157 - 172   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.9

Özet

İngilizce bugün tüm dünyada ortak iletişim dilidir ve dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de en popüler yabancı dildir. Dolayısıyla, Türkiye’de İngilizcenin öğretimine ve öğrenimine büyük bir çaba harcanmaktadır. Yıllar içinde daha iyi bir İngilizce eğitimi için bazı sistem ve müfredat değişiklikleri yapılmıştır. Ancak bu değişikliklerin başarı şansı sahadaki uygulayıcı olan İngilizce öğretmenlerine bağlıdır. Bu çalışma kapsamında, öncelikle İngilizcenin Türkiyede’ki statüsü ve mevcut İngilizce öğretmenlerinin profilleri üzerinde durulacaktır. Sonrasında ise, mevcut ve gelecek İngilizce öğretmenleri için öğretmenlik üst kimliğini öncelemek, öğrencilere saygı duymak, branş farkındalığına sahip olmak, konformizmi terk etmek, öğrenen özerkliğine değer vermek, mesleki gelişimi sürdürülebilir kılmak ve kuramı hakkıyla uygulamaya dökmek başlıkları altında bazı katkı sağlayıcı önerilerde bulunulacaktır.       

Anahtar Kelimeler: öğretmenlik, İngilizce, dil eğitimi, meslek

Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Çevreye Karşı Tutumlarının ve Çevre Bilgi Seviyelerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi

Neslihan Ültay, Eser Ültay & Salih Kürşat Çilingir

ss. 173 - 185   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.10

Özet

Çevre sorunlarının önlenmesinde ve giderilmesinde verilecek olan çevre eğitiminin önemi yadsınamaz. Öte yandan ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile verilen çevre eğitiminin paralel olduğu konusunda da görüşler vardır. Çevre eğitimi kadar bu eğitimi verebilecek öğretmen adaylarının yetiştirilmesi de önemli bir noktadır. Çevre sorunlarına yönelik duyarlı insanlar yetiştirecek olan öğretmenlerin, öğrencilerine örnek olması bakımından çevre sorunlarına yönelik tutumları oldukça önem arz etmektedir. Buradan yola çıkarak bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmen adaylarının çevre bilgi düzeylerinin belirlenmesi ve çevreye karşı tutumlarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir.

Çalışma Karadeniz’de bir üniversitede öğrenim görmekte olan tüm sınıf seviyelerindeki okul öncesi öğretmen adaylarıyla yürütülmüştür. Çalışmaya gönüllü olan öğretmen adayları katılmış olup, birinci sınıföğretmen adaylarından 87, ikinci sınıf öğretmen adaylarından 88, üçüncü sınıf öğretmen adaylarından 89 ve dördüncü sınıf öğretmen adaylarından 86 kişi olmak üzere toplam 350 kişi katılmıştır. Araştırmanın yöntemi betimsel yaklaşıma uygun tarama yöntemi (survey)’dir.

Çalışmada veri toplama aracı olarak Koçak’ın (2008) çalışmasında kullandığı 16 maddelik beşli Likert tipi anket kullanılmıştır. Anketten elde edilen sonuçlar IBM SPSS v22 programı ile analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucunda okul öncesi öğretmen adaylarının çevre tutumları arasında sınıf seviyelerine, cinsiyetlerine, ailelerinin gelir düzeylerine ve ebeveynlerin öğrenim düzeyine göre anlamlı farklılık bulunmamıştır. Bununla birlikte öğretmen adaylarının çevre bilgi düzeyleri ile çevreye karşı tutumları arasındaki korelasyon da sıfıra yakın bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Okul Öncesi Öğretmen Adayları, Çevre Bilgi Düzeyi, Çevre Tutumu

Spor Bilimleri Fakültesi Öğrencilerinin Algılamış Oldukları Sosyal Desteğin Lisansüstü Eğitime Yönelik Tutumu Yordama Gücü: Marmara Üniversitesi Örneği

Çağdaş Caz & Sait Bardakçı

ss. 186 - 197   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.11

Özet

Sosyal destek bireyin ruh sağlığı ve maneviyatı açısından önemli bir husustur. Bireyin hissettiği sosyal destek, pek çok kavramla ilişkili olmakla beraber her açıdan olumlu yönde etkiye de sahiptir. Bu düşünceden hareketle mevcut çalışmada, Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin algılamış olduğu sosyal desteğin lisansüstü eğitime yönelik tutumu yordama gücü saptanmaya çalışılmıştır. Çalışma, Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinde öğrenim gören toplam 268 (113 kadın, 155 erkek) öğrenci ile yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama aracı olarak; Schulz ve Schwarzer (2003) tarafından geliştirilen, Kapıkıran ve Kapıkıran (2010) tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Algılanan Elde Edilebilir Destek Ölçeği” ile Ünal ve İlter (2010) tarafından geliştirilen "Lisansüstü eğitime yönelik tutum ölçeği" kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler, bağımsız gruplar için t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), Tukey çoklu karşılaştırma testi ve regresyon analizi kullanılmıştır.  Araştırma sonucunda; öğrencilerin algılamış olduğu desteğin orta seviyede, lisansüstü eğitime yönelik tutumlarının ise yüksek düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca algılanan elde edilebilir sosyal desteğin, lisansüstü eğitime yönelik tutumu pozitif yönde anlamlı şekilde yordadığı sonucuna varılmıştır. 

Anahtar Kelimeler: Spor bilimleri fakültesi, lisansüstü eğitim, öğrenci, algılanan destek

Ortaokul 5. Sınıf Öğrencilerinin Bağlam Temelli Öğrenme Uygulamaları Hakkındaki Görüşleri

Filiz Kara & Dilek Çelikler

ss. 198 - 213   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.12

Özet

Araştırma, 5. sınıf öğrencilerinin bağlam temelli öğrenmeye yönelik görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın uygulama kısmı Samsun İlinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir ortaokulun 5. sınıfında öğrenim gören 22 öğrencinin katılımıyla yürütülmüştür. Uygulamada “Maddenin Değişimi” ünitesi 5E öğrenme modeline dayalı bağlam temelli öğrenmeye yönelik olarak hazırlanan ders planlarıyla yürütülmüştür. Ders planlarında günlük yaşamdan bağlamlar içeren hikayeler bulunmaktadır. Görüşmede kullanılmak üzere 2 uzman görüşü alınarak 7 soru hazırlanmıştır. Uygulama sonunda rastgele seçilen 9 gönüllü öğrenciyle yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşmeler ses kayıt cihazı ile kaydedilerek analiz aşamasında transkripsiyonu yapılmıştır. Görüşmelerden elde edilen verilerin betimsel analizi yapılarak her bir soruya verilen cevaplar gruplandırılarak tablolaştırılmış ve öğrenci cevaplarından doğrudan alıntılara yer verilmiştir. Araştırma sonucunda öğrenciler gerçek yaşam bağlamlarının bulunduğu hikâyelerden hoşlandıklarını, hikayelerle işlenen dersi daha çok sevdiklerini, hikâyeler sayesinde eğlenerek öğrendikleri ve hikâyelerle ve daha iyi öğrendiklerini ifade etmişlerdir. Ayrıca öğrencilerin ilgilerini çeken olaylarla kurulan bağlamlar içeren hikâyeleri daha çok hatırladıkları sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada öğrencilerin bağlam temelli öğrenmeye yönelik olumlu tutuma sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Bağlam, bağlam temelli öğrenme, günlük yaşam, fen eğitimi.

Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Yansıtıcı Günlüklerin Değerlendirilmesine Yönelik Görüşleri

Nur Akcanca & Lale Cerrah Özsevgeç

ss. 214 - 233   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.13

Özet

Bu araştırmanın amacı okul öncesi öğretmen adaylarının “Fen Eğitimi” dersini değerlendirdikleri yansıtıcı günlüklere ilişkin görüşlerini derinlemesine belirlemektir. Araştırmada durum çalışması kullanılmıştır. Araştırma Kafkas üniversitesinde öğrenim gören 42 okul öncesi öğretmen adayıyla yürütülmüştür. Araştırmada amaçlı örnekleme yoluna gidilerek çalışma grubu Fen Eğitimi dersini alan adaylar arasından belirlenmiştir. Öğretmen adayları her ders sonunda yansıtıcı günlük yazmışlardır. Öğretmen adaylarının yansıtıcı günlük kullanımına ilişkin görüşlerinin belirlenmesi için araştırmacı tarafından amaç çerçevesinde hazırlanmış 4 ana sorudan oluşan bir anket kullanılmıştır. Hazırlanan ankette, öğretmen adaylarının yansıtıcı günlüklerin kullanımına ilişkin olumlu ve olumsuz görüşleri, faklı derslerde kullanımına ilişkin fikirleri ve günlüklerin içerisinde yer alan sorulara ilişkin görüşleri sorgulanmıştır. Hazırlanan anketin içerisinde yer alan sorular Fen Eğitimi eğitiminde uzman üç akademiysen tarafından incelenmiş, uzman görüşleri çerçevesinde yapılandırılmıştır. Yansıtıcı günlüklerden sağlıklı bilgi elde edilebilmesi için öğretmen adaylarına, yansıtıcı günlüklere ilişkin 2 saatlik bir eğitim verilmiştir. Yansıtıcı günlüklerin ne olduğu ve hangi amaçlar için kullanılabileceği, kendilerinden hangi amaç için kullanmalarının isteneceği, bilinen günlüklerden farkları gibi konulara değinilmiştir. Öğretmen adaylarından toplanan nitel verilerin analizi için açıklayıcı ve çıkarımsal kodlar kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre öğretmen adaylarının yansıtıcı günlükleri, hem dersi değerlendirmede hem de kendi öz değerlendirmelerinde kullanılabilecek etkili bir araç olarak gördükleri belirlenmiştir. Günlüklerin dersin tekrarı niteliği taşıdığı ve yaratıcı fikirlerinin gelişimine de katkı sağladığı ile ilgili görüşler elde edilmiştir. Öğretmen adayları yansıtıcı günlüklerin öğrencilerin ilgi alanlarını belirlemede de yol gösterici olabileceğini ve kendi fikirlerinin dikkate alınmasından da kendilerini değerli hissedebileceklerini belirtmişlerdir. Adaylar, yansıtıcı günlüklerin kalıcı öğrenmeler gerçekleştirip başarıyı arttırması ve öğretmen-öğrenci iletişiminin güçlenmesi açısından özellikle uygulamalı derslerde kullanılmasını önermişlerdir.

Anahtar Kelimeler: Yansıtıcı günlükler, fen eğitimi, okul öncesi öğretmen adayları

Eğitim Kurumlarında İşte Var Olmamanın (Presenteeism) Azaltılmasında Ödüllendirmenin Rolü

Sevda Seven Şarkaya & Zeynep Meral Tanrıöğen

ss. 234 - 254   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.14

Özet

Bu çalışmanın amacı eğitim kurumlarında presenteizm’in azaltılmasında ödüllendirmenin rolünü tespit etmektir. Eğitim kurumlarında presenteizm’in azaltılmasında ödüllendirmenin rolü olup olmadığı ile ilgili yöneticilerin, öğretmenlerin ve öğrencilerin görüşlerinin alınması amaçlanmıştır. Bu çalışmada durum (örnek olay) çalışması yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Denizli İlinde farklı öğretim kademelerinde ve farklı görev türüne sahip 17 devlet okulunda görev yapan yöneticiler, öğretmenler ve öğrenciler arasından maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemiyle seçilen toplam 21 katılımcıdan oluşturmaktadır. Bu araştırma, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda görev yapan yönetici ve öğretmenler ile öğrencilerin eğitim kurumlarında presenteizm’in azaltılmasında ödüllendirmenin rolüne ilişkin görüşlerini belirlemeyi amaçlayan nitel araştırma yönteminin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak 12 sorudan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar betimsel ve içerik analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucuna göre; presenteizm hem kurumu hem öğretmenleri hem de öğrencileri olumsuz yönde etkilemekte ve öğretmenlerde performans düşüklüğüne sebep olmaktadır. Ödüllendirme presenteizm’in  azaltılmasında olumlu bir etkiye sahiptir. Yönetici, öğretmen ve öğrenciler, presenteizm’in  absenteizm (işe devamsızlık) sorununa göre daha olumsuz etkilere sahip olduğunu düşünmektedirler.  Frederik A. Hezberg’in “Çift Faktör Teorisi” açısından bakıldığında öğretmenlerin güdüleyici faktörleri daha fazla önemsediği ancak bunların okullarda uygulanmadığı görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Presenteizm, Ödüllendirme

Halı Desinatörlüğü Dalı Mesleki Yeterliklerinin Belirlenmesi: Dacum Tekniği

Recep Kahramanoğlu & Meliha Al

ss. 255 - 275   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.15

Özet

Bu çalışmanın amacı çağın gereksinimlerine ve sektöre cevap verebilecek düzeye erişmesi açısından mesleki ve teknik lise halı desinatörlüğü dalına yönelik mesleki yeterliklerinin belirlenmesidir. Bu yeterlikler mesleki bilgi, mesleki beceri ve tutum ve değerler olarak belirlenmiştir. Mesleki ve teknik lise halı desinatörlüğü dalına yönelik mesleki yeterlilikler DACUM tekniği ile belirlenmiştir. DACUM tekniğinin kurallarına uygun olarak halı sektöründe en az 6 yıllık tecrübesi olan, halen halı işletmesinde çalışan ve alanına ilgili, gerekli becerilere sahip desen müdürleri, desen şefleri, halı desinatörleri, halı desen tasarım müdürleri ve ARGE çalışanlarından ve küçük, orta ve büyük halı firmalarında çalışan 12 kişiden ölçüt örnekleme uygun olarak seçilmiştir. Ayrıca halı desinatörlüğü mesleğinin mesleki bilgi, beceri, tutum ve değerlerinin önem derecesini belirlemeye yönelik yeterliliklerin yer aldığı anket formu hazırlanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, Texcelle kullanımı ana yeterliliğinin en çok mesleki beceriye sahip olduğu görülmektedir. Texcelle ana yeterliliğinden sonra sırasıyla en çok mesleki beceriye sahip olan ana yeterlikler; PSP, Photoshop ve temel sanat eğitimidir. Katılımcılara göre halı desinatörlüğü mesleğinin temeli Texcelle programı olmakla birlikte bunun yanı sıra PSP programı da önemli olduğu sonucuna varılmıştır. Araştırma sonucunda Texcelle ve PSP programlarının yeterli derecede uygulama yapabilecek seviyede öğrenilmesinden sonra ilave olarak photoshop, Adobe illustrator ve Corel draw programlarının da öğrenilmesi gerekmektedir. 

Anahtar Kelimeler: Mesleki ve teknik eğitim, halı desinatörlüğü, mesleki yeterlik, DACUM tekniği

Okulöncesi Dönem Çocuklarında Hayal Gücü ve Yaratıcılık İlişkisi

Enver Yolcu

ss. 276 - 291   |  DOI: 10.29329/mjer.2019.202.16

Özet

Yaratıcı davranışın en önemli bileşenlerinden biri, hiç kuşkusuz hayal edebilme ve soyut düşünebilmedir. Ancak hayal etmenin ya da soyut düşünebilmenin önündeki önemli engellerden biri de gerçekliğin katı ve değişmezliği yönündeki tutumlardır. Okulöncesi dönem çocuklarının bu konuda daha bağımsız davranabildikleri, gerçeklikler karşısında yetişkinlerden daha esnek davranabildikleri gözlemlenebilmektedir. Bu gözlemlerden hareketle bu çalışmanın temel amacı, erken çocukluk dönemi (0-6 yaş) çocuklarının hayal güçleri ile yaratıcılıkları arasındaki ilişkiyi, alanyazındaki kaynaklar ışığında ortaya koymaktır. Bu temel amaç doğrultusunda bazı soruların cevapları aranmıştır: Okulöncesi dönem çocuklarında sağ beyin yarıküresinin etkin olmasının altındaki neden ya da nedenler nedir? Okulöncesi dönem çocuklarında beyin yarıkürelerinden herhangi biri daha etkili ve işlevsel midir? Eğer herhangi bir yarıkürenin etkisi ve işlevselliği fazla ise bu durum ileriki yaşlarda değişmekte midir? Bilmeye dayalı etkinliklerimiz arttıkça sol beynimizin etkisi de bu paralelde artıyor denebilir mi? Sol beyin yarıküremiz dış dünyadan verilere (bilgilere) ihtiyaç duyarken, sağ beyin yarıküremiz öğrenmeye (veriye) pek ihtiyaç duymamakta mıdır? Alanyazından elde edilen bilgiler ve bu bilgilerden yapılan çıkarımlardan şu sonuçlara ulaşılmıştır: 1) 0-6 yaş çocuklarında sağ beyin yarıküreleri daha baskın olarak çalışmaktadır ve ergenlik döneminde ise bu baskınlık sol yarım küreye geçmektedir. 2) Sağ ve sol beyin yarıkürelerinin özelleşme ve gelişme süreçleri 14 yaşında sabitlenmektedir. 3) Bilgi dağarcığı arttıkça sol beyin yarıküresinin etkisi de o ölücüde artmaktadır. 4) Sol beyin yarıkürenin aksine sağ beyin yarıküresi öğrenmeye (verilere) pek de ihtiyaç duymamaktadır. 5) Çocukların yaratıcılıklarını geliştirmek için hayal güçlerini geliştirecek etkinliklere daha fazla yer verilmeli, çocukların hayallerini fiziksel gerçekliklerle kıyaslamadan daha özgür ve özgün davranmalarına fırsat verilmelidir.

Anahtar Kelimeler: Hayal Gücü, Yaratıcılık, Beyin Yarıküreleri, Okulöncesi, Erken Çocukluk, Resim, Sanat, Oyun